Covid-19 kısa vadede iş yaşamını nasıl etkileyecek?
Bu haftaki yazımı Linkedin’da kısa kısa paylaştığım, burada da tek bir yazıda toparlamak istediğim bir araştırmaya ayırmak istedim.
Mercer ve Peryön Nisan ayında birlikte bir araştırmaya imza attı. “Covid-19 salgınının Türkiye’de Çalışma Hayatı Üzerine Etkileri” konulu bu araştırmaya, 13 farklı sektörden 103 global, 64 yerel olmak üzere toplam 167 şirket katıldı.
Araştırmadan özellikle önümüzdeki dönem için, önemli olacağını düşündüğüm başlıklara kısaca değinmek istiyorum. Hadi başlayalım.
IK’nın Gelecekteki Uğraşları
Öncelikle; araştırmaya katılan şirketler, yaşanan bu pandemi sürecinde 5 başlık özelinde, geleceğe dair çıkardıkları önemli dersler olduğunu paylaştı. Buradan da anlıyoruz ki, bu başlıklar şirketlerin önümüzdeki 1-2 sene için, üzerinde en çok çalışacakları konular olacak.
- Acil durum eylem planı
- Kriz Yönetimi
- İş sürekliliğinin sağlanması
- Dijitalleşme
- Uzaktan ve esnek çalışma modelinin uygulanabilirliği ve etkin yönetimi
Süreç bize gösterdi ki, ani ortaya çıkan olağanüstü bir durumda ilk anda ne yapacağını bilememek, gelen dalgayı iyi yönetememek, hem şirket, hem de çalışanlar açısından çok zor durumlar yaratabiliyor. Ne yapacağını, nasıl yapacağını ve hangi kaynakları kullanacağını bilmek kriz anlarında hayat kurtarıyor. Yani nasıl ki deprem için herkesin bir deprem çantasına ihtiyacı varsa, büyük ya da küçük farketmeksizin her şirketin de iyi hazırlanmış bir acil durum planına ve yine iyi tanımlanmış bir kriz yönetimi senaryosuna ihtiyacı var. Bunun ne kadar kritik olduğunu bir kez daha anlamış ve cebimize koymuş olduk.
Diğer yandan dijitalleşme, iş sürekliliğinin ofis dışından da sağlanması ve uzaktan çalışmanın etkin yönetimi de zorlanılan başlıklar arasında. Bunlar da tüm IK çevrelerinde, senelerdir önemini konuştuğumuz konular. Uzun uzun, janjanlı sunumlarla ne kadar dijital olduğunu anlatan ama dijitali gerçek anlamda yaşayamayan, haftada 1 gün esnek çalışmanın bile (evden çalışma demiyorum dikkat!) üst yönetime defalarca sunulduğu ama reddedildiği şirketler gördüm. Ne yazık ki yeteri kadar hazır ol(m)adığımız gerçeği ile de bir kez daha yüzleşmiş olduk. Umarım bu sefer gereken dersler gerçekten alınır.
Uzaktan Çalışma ile ilgili veriler
Anket sonuçlarına göre; şirketlerin %44,9’u salgın öncesinde uzaktan çalışma modeline sahip. Salgınla beraber, merkez ofislerinde uzaktan çalışmaya geçenlerin oranı %94,6 iken, saha ekipleri için bu oran %35,9. Şubelerinde bu modeli uygulayan şirketlerin oranı %22,8. Şirketlerin %4,2’si ise, bu modeli uygulamadıklarını belirtiyor.
Uzaktan çalışma konusunda yaşanılan en büyük zorluk şirketler tarafından, %40,7 ile “çalışanın motivasyonu sağlamak” olarak belirtiliyor. Çalışanın performansının yönetimi, iletişim, teknolojik altyapı eksikliği ve evde çocuk olması ise karşılaşılan diğer zorluklar arasında sıralanmış.
Araştırmaya katılan şirketlerin %72’si çalışanlarının uzaktan çalışmaya adaptasyonunu kolaylaştırmak amacıyla, dijital çözümler ve farklı dijital uygulamalarla çalışanlarını desteklerini ifade etti.
Şirketlerin %59’u corona sonrasında da, uzaktan ve esnek çalışma modelini uygulamaya devam edeceklerini belirttiler.
Peki ya “Verimlilik”?
Ankette, benim de özellikle ilgilendiğim “Verimlilik” başlığında da önemli veriler var. Birkaç tanesini paylaşmak istiyorum.
Araştırmaya katılan şirketlerin %29’u “verimlilik kaybı”’nı önlemek adına birtakım aksiyonlar aldığını paylaşmış. Bu kaybı azaltmak için alınan aksiyonların en başında ise;
- Direktör, müdür ve yöneticilerin ekipleriyle daha sık iletişim kurması,
- Düzenli olarak iş takibi toplantılarının yapılması,
- Evden çalışma metoduna yönelik gerekli bilgilendirmelerin yapılması geliyor.
Bence “verimlilik” konusu bundan sonrasının en çok konuşacağımız başlığı olacak. Bu süreçte birçok şirketin IK yöneticileri ile de görüşme fırsatım oldu. Hepsinin ortak konusu, “verimlilik” ve “ölçümlenmesi” oldu. Şunu söyleyebilirim, bu konuda kafalar oldukça karışık. Neler yapılıyor derseniz?
- Atılan mail sayısı ile verimlilik ölçenler,
- Çalışanın evden sisteme bağlandığı ve çıktığı saatleri kontrol edenler ve bununla ilgili bazı ölçümlemeler yapanlar,
- Yöneticinin ekipleriyle normalden daha sık iletişim kurmasını ve bu şekilde bir “kontrol mekanizması” nı hayata geçirenler,
Ve son olarak;
- Evden nasıl daha verimli çalışılacağı konusunda eğitim ve bilgilendirmeler yapanlar var.
Ama bana sorarsanız; aslında hiçbiri meslektaşlarımın içine sinmiyor, o nedenle “gerçekte verimlilik nedir?” “nasıl ölçümlenir?” gibi sorulara yakın zamanda farklı platformlarda cevaplar aranacak ve fazlaca tartışılacak.
“Post-Corona (Corona Sonrası) döneme ne kadar hazırız?” Ya da “Acaba Hazır mıyız?”
Diğer yandan ankette, asıl dikkatimi çeken, başka bir veri daha var. O da şu:
Post Corona dönem için, iş hayatının eskisinden oldukça farklı olacağı ön kabulünden hareketle, ankete katılan şirketlerin %58,7’si çalışanlarını Corona sonrasındaki döneme daha etkin hazırlamak adına bir planları bulunmadığını belirtmiş.
Başka bir deyişle, her 10 şirketten 4’ünün yakın gelecekte oldukça değişecek çalışma yaşamı ve bunun çalışana nasıl yansıyacağı konusunda aktif bir hazırlığı ve planlaması var. Bence üzerinde düşünülmesi gereken çok çok önemli bir nokta.
Hedefler, ücretler, yan haklar ve işten çıkarma öngörüleri
Bu bölümdeki verilerin hepsi, daha çok finansal konjonktür ve şirketlerin ekonomik ve sektör bazlı durumlarıyla doğrudan ilintili kararlar olduğundan, yorumsuz olarak sadece data paylaşıyorum.
- Araştırmaya katılan şirketlerin %74,3’ü iş hedeflerinde ve çalışanlarının yıl sonu performans hedeflerinde değişiklik yapmayı düşünüyor.
- Şirketlerin %9’u bu yıl için ücret artışlarını ertelediklerini ya da durduklarını belirtiyor. Bununla birlikte iş yapış şekilleri ve iş modellerinde meydana gelmesi olası değişikliklere paralel, ücretlendirmede trendlerinde ve kriterlerinde de önemli değişikliklerin yapılması muhtemel görülüyor. Yeni kritik başarı faktörleri ve değişen/değişecek performans kriterleri bu süreci fazlasıyla etkileyecek.
- Şirketlerin %39,5’u bazı yan hakların ödemesini ve uygulamasını durdurmayı düşünüyor. Bunların başında da ulaşım (%24) ve servis uygulamaları (%19,8) geliyor.
- Şirketlerin %58,1 çalışanın virüse yakalanması durumunda herhangi bir finansal yardım yapmayı öngörmüyor. Çalışanın 1. Derece yakınının yakalanması durumunda finansal destek sağlamayı düşünen şirketlerin oranı ise, %22,2
- Sürecin uzaması halinde işten çıkarma yapacağını belirten şirketlerin oranı ise %16,2.
Pandemi sonrası IK gündemleri bu ve benzeri datalar eşliğinde şekillenecek gibi görünüyor. Datalardan ve şirketlerimizin- ülkemizin gerçeklerinden hareketle yol almaya devam edeceğiz.
Galiba en önemli olan, çalışanların ihtiyaçları doğru zamanda tanımlayıp, en uygun aksiyonları zamanında alabilmek olacak. Bunun yanında da çalışanına kendini “güvende hissettirebilen” ve “yanında olan” tüm şirketler kazanacak.
Bir sonraki yazıda görüşmek üzere,
Herkese sağlıklı günler,
Burcu Karaağaç Mutlu